“Kubernetes container içinde çalışan uygulamaların kurulumu, ölçeklenmesi ve yönetimi içindir.”
Temel fikir, kullanıcının ne çalışacağını tanımlaması ve kubernetes’in bunu uygun makinelerde yapması şeklinde. Birkaçın üzerinde uygulamanız varsa veya onları çok sayıda makinede çalıştırmanız gerekiyorsa kubernetes, bunların paketlenmesinden high-availability dertlerine ve service discovery’e kadar birçok konuyu tek kalemde halleder.
2014’te duyurusu yapıldığında kimseye ciddi bir sürpriz olmamıştı. Google’daki arkadaşlarımızdan ve genel blog camiasından bir süredir bir küme yönetim sistemine dair söylentiler zaten gelip duruyordu. Bizim de aklımıza yatmıştı ama güzel pazarlandığı için değil. O sıralar openstack yönetimiyle boğazımıza kadar batmış olduğumuz için. Ve yine o zamanlar docker hiçbir dağıtık yeteneği olmayan gerçek bir alternatif olmadığı için. Büyük altyapıları yönetmek bizim aktif derdimizdi.
Ama sağlam bir fikir olsa da kubernetes ilk çıktığında çok eksiği vardı. Tabi artık söylemeye bile gerek yok, işler baya ilerledi. Biz de artık baya bir süredir kubernetes kümeleri planlıyor, kuruyor ve kullanıyoruz. Ama hala sırf yapalım diye ya da artık çok popüler diye değil, çok farklı ortamlarda gerçekten yardımcı olabildiğine inandığımız için.
Bununla beraber tek bir makinede kubernetes kurmaya çalışmanın faydası tartışılır, ama aynı şeyi docker için söylemek doğru olmaz. Zaten tek bir adımda kuruluyor. Biz de geliştiriciler olarak docker’ı seviyoruz, çünkü uygulamalarımızın çalışma ortamlarını biz kontrol edebiliyoruz. Ve operasyoncular olarak da docker’ı seviyoruz, çünkü uygulamaların gerçekten taşınabilir olduğundan artık eminiz.